Ataköy ve Bakırköy Escort ilanlraı

Bakımlı Ataköy Escort Bayanları. Gerçek foto ile.

Etiket
Kategoriler
Çapkınlık bir beyin hastalığı mı?
meğer beyin, zannettiğimizden fazla
aşırı
yönetiyormuş duygularımızı . Bilimsel araştırmalar ışığında beynin yapısını ve beyinle interesan
gerçekleri Dr. Beyin adlı kitapta bir araya getiren Dr. Mehmet Yavuz, çapkınlık ve sadakat ile hormonlar ve beynin yapısı arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor: Aşkın kimyasal yönünü incelediğimizde, insanları evlenme
ve tek eşliliğe iten olayın yalnızca
sosyal gelenekler olmadığını görürüz. hangi hormonlar sadakati, hangileri çapkınlığı tetikler? Sadakatin temelinde, dışarıdan değişik bir şey
edilemeyen kimyasal ve hormonal bir karışımın rolü olabilir. Nitekim beynimizin accumbens merkezindeki, doğamin 1 (d1) ve dopamin 2 (d2) reseptörlerinin çalışma şekilleri erkek-kadın ilişkilerinde geniş
rol oynar. Nukleusaccumbens (accumbens çekirdeği) duygularımızı, dürtülerimizi, özetle psikolojik dünyamızı yöneten prefrontal korteks ile fazla
yakın münasebet
içindedir. Eger
D1 reseptörü devre dışarısı
kalmışsa ya da iyi çalışmıyorsa sadakat duygusunda aksama olur ve o bay
ya da kadın, çapkın birisi
gibi
karşımıza çıkabilir. Bu noktada akla “çapkınlık bir beyin hastalığı mıdır?” sanarak
bir soru gelebilir. şu bir hakiki
ki, D1 eksikliğinde sadakat duygusu zayıflar. Hovarda, bir kadından diğerine koşan ve daima
bayan
değiştiren erkeklerde ise D1’in etkisizliğini anlatım
edebiliriz. Tabii bu hal
kadınlar nedeniyle
de geçerlidir. Sonuçta kulağa ilginç gelse de devmlı
aile yaşamı ve elit ve kaliteli
beraberlikler için, D1 reseptörünün iyi çalışması şarttır. Bu durumda D1 reseptörü, monigamiyi; D2 reseptörü ise poligamiyi temsil eder. ,
çapkınlıkta D1’in eksikliği dek
D2’nin ötede
etkinliği de rol oynar. öteki
bir deyişle çapkın bir kişide ya D1 yetersizdir ya da D2 ötede
etkindir. Dolayısıyla reseptör algılamalarındaki dengesizlikler, kişinin devmlı
sosyal hayatını ve aile hayatını tehlikeye sokabilir. sadakat testi yapılabilir mi? Sadakat duygusunu öngörebilmek göre
D1 reseptörlerinin kesinlikle
iyi çalışması gerekir. Bu ayrıca, kişinin tek evliliğe yönelmesini de sağlar. Kim bilir olabilsin
ileride D1 reseptörlerini somut gibi
belirten
bir tetkik geliştirilir ve bu geliştirilen bu sadakat testi ile evlenecek bayan
ya da erkekler, yuz yuze
cinsi önceden değerlendirme imkanına malik
olabilir. aşk ve cinsellik
hormonları
Dopamin, oksitosin, noradrenalin, fenilatilamin, vazopressin ve serotonin aşk hormonlarıdır. Dopamin ödül siteminin temel molekülüdür. özlemek, sevgiliyi görmeden duramamak ve tutku onun işlevidir. Tutku, coşku ve hareketlilik sağlar. oksitosin eşler arasındaki bağlanmayı sağlayan moleküldür. Normalde emzirme ve orgazm sırasında artar ve sosyal bağlanmaya bakım
eder. Eşler ortasında
empati oluşmasını sağlar. Sevgi, şefkat ve empati başlıca işlevleridir. Noradrenalin, sevgi ve aşk esnasında surat
kızarması, göz bebeklerinde büyüme, çarpıntı ve heyecandan sorumludur. Adrenalinin tesiri
de eklenirse mide krampları, ellerde titreme ve terleme görülebilir. Vazopressin de oksitosin dek
olmasa da bağlılığı ve sadakati teşvik eder, yalnız
asıl görevi vücuttan idrar atılımıdır. Feniletilamin doğrusu
bir dopamin türevi olup, aşığın heyecanından ve her an canlı, enerjik olmasından sorumludur. Serotonin ise coşku
hormonudur, eksikliğinde depresyon ve panik atak aynı
nevrotik bozukluklar baş gösterir. Testosteron, androjen, östrojen, progesteron başlıca cinsellik
hormonlarıdır. Aşk ve cinsellik
hormonlarını birbirinden ayırmak gereklidir. ,
bu hormonlari ara-sıra
zıt etki dahi
gösterebilir. Mesela
oksitosin tek eşliliği, sevgiyi, şefkati ve sadakati temsil ederken, testosteron ise aksine hayli
eşliliği teşvik eder. Testosteron kadınlarda da az oranda var
ama fazla
hayli
erkeklerde olan bir homondur. Bu hormon bir erkekte ne dek
yüksekse onun potansiyel çapkın olma ihtimali de o dek
yüksektir. Bir takım
araştırmacılar, konuşma yetenekleri ve testosteron düzeyinin birbiriyle zıt etkili olduğunu, bir erkekte konuşma yeteneği ne dek
yüksekse o dek
testosteron düşüklüğünün olabileceğini iddia eder. Bu bakış açısıyla hanımların
konuşma ve ikna yeteneklerinin uca
olmaqını
da onlardaki testosteron düzeyinin azlığına bağlamak mümkündür. Bir kişinin çapkın olup olmadığını daha
günümüz tıp teknolojisi ile D1 ve D2'yi inceleyerek anlayamasak dahi
testosteron ve oksitosin kan düzeylerine bakarak az hayli
fikir sahibi olabiliriz. Her ne dek
istisnalar olabilse de testosteron yüksekliği ya da oksitosin düşüklüğü, kişinin çapkın bir profil izleyebileceğini düşündürebilir.